Close
Close

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Atina Gezi Rehberi: Bir Güzel Dost Yunanistan

Atina Gezi Rehberi: Bir Güzel Dost Yunanistan

Atina Gezi Rehberi – Atina’da Gezilecek Yerler:

Atina’ya kimisi Bodrum’un büyüğü der, kimisi İzmir’in. Kimisi için öylesine gezilen bir şehir, kimisi için ise bir antik şehir. Bizim için ise Atina, pek bir sevdiğimiz Yunanistan’ın Selanik kadar güzel olmayan, ama aslında bir o kadar da güzel şehri.

Evet Atina’yı sevdik, ama Selanik’te o kadar ‘evde’ hissettik ki, o küçük ama güzel Selanik’i burada uzun uzun yazdık.

Şimdi Atina’ya geçebiliriz.

Bizde Neyse Onlarda da Aynı
Bizde Neyse Onlarda da Aynı
Nasıl Gitsek?

Biz Atina’ya Selanik’ten geçtik ve pek bir olaylı oldu. Anlatmazsak çatlarız. Selanik rehberinde bahsettiğimiz gibi, Yunanistan bizim çift olarak ilk gezimizdi ve yola çok ani bir kararla çıktığımız için, farketmeden bir takım zihnisinir planlar yapmışız. Bunlardan bir tanesi de, 6 saat süren Selanik – Atina tren biletimizi, son tren olan gece 12’ye alıp, sabah 6’da Atina’ya varip hemen otelimize yerleşeceğimizi düşünmek olmuş.

Ne kadar ideal bir plan gibi gözüküyor değil mi? Hem geceyi yolda geçirdiğiniz için 1 gecelik otel ücretinden kurtuluyorsunuz hem de zaman kaybı olmuyor (güya)! Ama öyle bir trene bilet almışız ki, Selanik’ten Atina’ya asker uğurlama günüymüş ve bizim bineceğimiz tren seferi de yaklaşık 1000 tane askeri taşıyacak olan ve sadece birkaç koltuğu yolculara ayrılmış olan bir trenmiş! Bizdeki asker uğurlamalarını düşünün, şimdi onu 10’la çarpın ve üzerine meşaleler, kornalar ve her türlü delice taşkınlığı ekleyin. Nitekim, askerler uzun süre uğurlanamadığı için tren 2 saat geç kalktı ve sabaha kadar (bu arada trendeki tek kadın Asya-idi) trenin içinde çeşitli marşlar ve sloganlarla Atina’ya kadar geldik. Siz de Selanik’ten Atina’ya gece treniyle gitmeye karar verirseniz, başınıza böyle bir şey gelme ihtimali binde bir ama biz yine de uyaralım! Efendi efendi, trenimizi gündüz normal bir saate almakta fayda varmış, bize ders bir!

Bir de Türkiye’den Atina’ya geçme kısmı var tabii ki. Eğer bilindik firmaların uçak biletleri gözünüze pahalı gelirse Yunanistan firması olan ‘Eagen Airlines’ın biletlerini de bir kontrol edin. Genelde hem diğer firmalara göre biletleri daha ucuz oluyor, hem de güvenilir bir firma.

Eğer Türkiye’den Yunanistan’a kendi arabanızla geçip öyle gezmek istiyorsanız, onun prosedürü biraz cafcaflı. Daha detaylı bilgi isterseniz, şurada değindik.

İsimler Yunanca Olunca Karizmatik Oluyormuş!
İsimler Yunanca Olunca Karizmatik Oluyormuş!
Atina’da Nerede Konaklanır ve Atina Pahalı mı?

Atina’da eğlence Plaka ve çevresinde dönüyor, Omonia ise bir diğer hareketli meydanı ve biz kalmak için bu kısmı tercih ettik. Kaldığımız otelin yerinden memnun kaldık fakat otelden hiç memnun kalmadık. O yüzden öneremiyoruz (Adı Cosmopolit Hotel –idi). Eğer gecesi de gündüzü de hareketli olsun, hem de akşam otelimize yürüyerek dönmek isteriz biz diyorsanız, Plaka çevresi biçilmiş kaftan. Omonia da fena değil fakat akşamları hafiften bir İzmir-Basmane havasına bürünüyor, kendinizi otele dönerken tekinsiz hissedebiliyorsunuz.

Atina’nın metro hattı basit, üç tane hat var. Dolayısıyla hemen çözüveriyorsunuz. Fakat eğer Plaka civarında kalırsanız Akropolis’e gitmek harici metroyu hiç kullanmayabilirsiniz bile (yaşasın ayaklara kara sular inene kadar yürümek!). O yüzden bize sorarsanız haftalık ya da günlük bilet almanıza çok da gerek yok.

Parthenon Restorasyonda Olunca Biz de Bunu Koyalım Dedik :)
Parthenon Restorasyonda Olunca Biz de Bunu Koyalım Dedik 🙂
Atina’da Gezilecek Yerler

Atina mimari açıdan klasik bir Avrupa şehri değil, hatta mimari açıdan daha ziyade Ankara’ya benziyor. Ama Akropolis ve daha birkaç bölgesi var ki, Atina’yı tek düze bir şehir olmaktan ziyadesiyle kurtamış! O zaman biz de meşhur Akropolis’ten başlayalım.

Akropol Amfi Tiyatro
Akropol Amfi Tiyatro
Akropolis:

Bildiğiniz gibi Akropolis, Antik Yunan Medeniyetinin, inandığı Tanrıları için inşa etmek oldukları tapınakların bulunduğu ve dönemi için çok kutsal sayılan bir bölge. Ve bugün bu bölge, Atina’ya gelen turistlerin en başta merak ettiği bölge olma görevini görüyor!

Akropolis bölgesine tırmanmak biraz zahmetli olsa da, Atina’nın tam anlamıyla ‘tepesine’ konulmuş olduğu için gerçekten de çok güzel bir manzarası var ve yanınıza suyunuzu, kafanıza da şapkanızı alırsanız tırmanıverirsiniz, kim tutar sizi! 🙂

Akropolis’te tepede bulunan ünlü yapı Parthenon Tapınağı. Ve Parthenon’un yanında da Athena Nike Tapınağı, Erekhthenion ve giriş kapısı olan Proplaia var. Meşhur Heredos Tiyatrosu da güneyinde kalıyor.

Şunu söylemeliyiz ki, Akropolis zaten yeterince karışık ve yokuş bir bölge iken, işin içine bir de Yunanlıların bitmek bilmez restorasyonu girince iyice karışmış. Özellikle yazın giderseniz, yokuşunu çıkana kadar zaten yoruluyorsunuz ve neyin ne olduğunu anlamak iyice güç oluyor. O yüzden gitmeden önce Roma öncesi Yunan mimarisini ve Akropolis bölgesini biraz araştırmakta fayda var. Yoksa insan dönünce, şimdi biz ne gördüydük orada falan diyebiliyor.Bir de eğer Akropol bölgesinin tamamını güzelce gezmeye niyetliyseniz, uzun bir zaman dilimi ayırmaya hazır olun, hemen bir saatte biter diye düşünerek plan yapmayın.

Akropolis’e giderken, beyaz taş evli sokaklardan yani tabiri caizse ‘Yunan Yunan’ bölgelerden geçmek isterseniz ‘Anafiotika Bölgesi’ni tek geçeriz. Bölgeye biraz yokuş yukarı ve yoruluyorsunuz fakat etrafına dizili kahveciler ve evler o kadar tatlı ki, Akropolis’in kapısına ‘taksiyle bırakalım sizi’ deseler, sanıyoruz ki yine bu bölgeden geçerek gitmeyi seçerdik!

Ha bir de, Akropolis Atina’nın en turistik yeri olduğu için, bölgenin çıkışına yakın restoranlar tam bir ‘Tourist Trap’! Hem kazıklar hem de samimiyetsiz. Siz buradan geçip, bir yere girmeden gidiverin, biz rehberin sonunda size çok daha güzel yerler önereceğiz. 🙂

Akropolis Müzesi:

Akropolis Müzesi hemen tarihi alanın yamacında bulunuyor ve Akropolis’ten çıktıktan sonra kolayca bulabiliyorsunuz. Bu müze 2007 yılında açılmış ve tarihi kalıntıların üzerine inşa edilmiş. Binanın şeffaf zemini sayesinde aşağıdaki kalıntıları da görebiliyorsunuz. Ee tahmin edeceğiniz gibi müzede de yıllardır Akropolis’te çıkanlar sergileniyor.

Müze 2007 yılında ve modern mimariyla yapıldığı için Yunanlıların bir kısmı bu durumu eleştiriyor ve Akropolis’in antik mimarisiyle bağdaşmadığını söylüyorlar fakat bize sorarsanız, biz müzeyi beğendik ve hatta tasarımını Umut’un çok beğendiği mimarlardan birisi olan Bernard Tschumi’nin üstlendiği mimarlık için önemli yapılardan birisi.

Hephaistos Tapınağı - Akropol
Hephaistos Tapınağı – Akropol
Hephaistos Tapınağı:

Demircilik tanrısına adanan bu tapınak, aynı zamanda Yunan tapınaklarının en iyi mufaza edilmiş olanıymış ve tapınağın tasarımı, Partenon Tapınağı’nın da tasarımına destek veren, Atina’nın en ünlü mimarlarından İktinos’a aitmiş. Bizim listemize de, Atina’nın kesinlikle görülmeye değer yerleri arasında ilk sıradan girdi!

Atina’nın üç tane ana meydanı var ve üçü de birbirine yakın. Gezilecek yerlerin önemli bir kısmı Monastraki Meydanı’nın çevresinde, bir kısmı da Syntagma Meydanı’nın çevresinde kalıyor.

Monastraki Meydanı:

Bu meydan bir nevi Atina’nın merkezi. Merkez deyince kocaman bir meydan ve büyük binalar belirmesin gözünüzde. Binaların arasında bir panayır alanı gibi düşünün. Günün her saati kalabalık ve insanlar ellerinde frappeleriyle sokak gösterilerini izlerken, mutlu mesut yaşayıp gidiyorlar bu meydanda Ayrıca bu meydan Akropolis manzaralı olduğu için, akşamüstü tam güneş batarken gelirseniz çok güzel fotoğraflar yakalayabiliyorsunuz, bizden söylemesi!

Bu meydandaki 1001 çeşit kahveciye, restorana girip çıkarken bir yandan da duvarlardaki çizimleri inceleyebilirsiniz. Yunan gençler sokak sanatı konusunda gerçekten aşmışlar ve bunun izlerini neredeyse Atina’da her sokakta görüyorsunuz. Monastraki’nin sokakları da, Yunanistan’da sokak sanatının ‘top’ yaptığı yerlerden.

Bir de, tam paralelinde bir adet bit pazarı bulunuyor (diğer adıyla Flea Market), fakat biz Selanik’teki kadar beğenemedik.

National Garden
National Gardens – Ulusal Bahçeler
Syntagma Meydanı:

Türkçeye çevirince ‘Anayasa Meydanı’ olarak geçen bu meydan Atina’nın hem en turistik hem de protestolara ev sahipliği yaptığı için lokaller açısından ‘önemli’ meydanı. Taksim Meydanı’nın eski ve özgür zamanları gibi düşünebilirsiniz (!). Protestoların bu meydanda yapılmasının sebebi, zannediyoruz ki Yunanistan Parlamento Binası’nın da bu meydanda olması. Parlemento Binası’nın önündeki meçhul asker anıtı ve anıtın önünde nöbet tutan iki askerin nöbet değişim zamanını gözleyen zibilyon adet turist de bu meydanda tabii ki.

Bu meydanı Taksim’e benzetiyoruz demiştik, Taksim’e benzetmemizin bir diğer sebebi de meydanın hemen yanından başlayan ve bizdeki Gezi Parkını andıran ‘Ulusal Bahçeler’ (Namı değer National Gardens). Bu bahçeler de Gezi Parkı gibi şehrin ortasında fakat neyse kimsenin aklına bahçeyi söküp de AVM yapmak ya da “replika antik” bir yapı yapıştırmak gelmemiş ve insanlar bu bahçelerin içinde özgürce takılıyor. Kimisi müzik dinliyor, kimisi bulmaca çözüyor, kimisi sevgilisiyle takılıyor. Bu açıdan İstanbul’da çok bir yere benzemiyor galiba deyip konuyu kapatıyoruz.

Omonia Meydanı:

Geldik üçüncü ve bizim çok da sevemediğimiz meydana. Omonia bahsetiğimiz diğer iki meydanın yanında biraz sönük kalıyor fakat ara sokaklarında çok fazla sayıda düşük bütçeli otel olduğu için konaklama konusunda çok tercih ediliyor. İyi yanı ise, Syntagma ve Monastraki Meydanlarına ve yürüyerek 10-15 dakika olması.

Atina Ulusal Arkeoloji Müzesi:

Omonia Meydanı’na çok yakın olan bu müze 3 kattan oluşuyor. Tarih öncesi kullanılan çanak-çömlek ve alet-edevatlardan tutun da tarih sırasına göre ayrılarak yerleştirilmiş olan heykeller ve mezar taşlarına kadar pek çok şey görebileceğiniz bu müzenin, arkeolojiye hiç ilgisi olmayan birisine bile ilginç gelme ihtimali çok yüksek.(Üç katlı koskoca müze, bir yerlerini illa beğenirsiniz canım!)

Giriş kattaki kafeteryası da çok tatlı, çoğu müze kafesinin aksine fiyatları da uygun.

Exarchia Bölgesi
Exarchia Bölgesi
Exarchia Bölgesi:

Arkeoloji Müzesi’nin hemen yukarısında bulunan bu bölge Yunan ‘Sol’u için önemli bir merkez ve aynı zamanda Yunanistan’da 2008 yılındaki protestolarda 16 yaşındaki Alexandros’in de öldürüldüğü meydan burası.

Neredeyse bütün duvarlar graffiti dolu ve bir bölgenin ‘güzel’ olması için, harika bir mimarisi olması ya da bir ‘barok’ tarzı yansıtması gerekmediğini de gösteriyor insana. Buradaki gençlerin kendisi güzel ve eğlenmeyi de çok iyi biliyorlar. Bira içilecek bir sürü mekan var ve Yunan gençler her yerdeler. Bu açıdan Exarchia, Atina’da açık ara en çok sevdiğimiz bölge oldu. ‘Aa tüh tüh orası tehlikeli’ diyenler çıkacaktır fakat bir tehlikesini de görmedik açıkçası. Exarchia tehlikeli diyenleri gece Omonio Meydanı’na davet ediyoruz (ya da vazgeçtik etmiyoruz)!

Renkler İnsanı Kendine Aşık Ediyor - Bir "Plaka" Hatırası
Renkler İnsanı Kendine Aşık Ediyor – Bir “Plaka” Hatırası
Ermou Caddesi:

Burasının en kolay tarifi olarak, Syntagme Meydanı’nda caddeden karşıya geçip kendinizi kalabalığa bırakınca, Ermou Caddesi‘ne geliyorsunuz. Arabalara kapılı olan bu cadde, bol hareketli, sokak sanatçılı, kahve dükkanlı, café ve restoranlı güzel bir cadde. Caddenin bitiminde de zaten kendinizi Monastraki Meydanı’nda buluyorsunuz (Biz demiştik yollar hep birbirine çıkıyor diye.)

Aynı zamanda tam bir ‘alışveriş caddesi’ olan Ermou’da binbir türlü markayı da bulmak mümkün. Fakat çok değişik mağazalar beklemeyin, bizim gibi dört bir yanı ‘AVM’ olan ülkelerde yaşayanlar için, alışveriş kısmı çok ilgi çekici olmayabilir.

Biz "Plaka"ya Aşık Olduk Galiba
Biz “Plaka”ya Aşık Olduk Galiba
Plaka Bölgesi:

Akropolis’in hemen eteklerinde bulunan bu bölge, uzun ince sokaklar, sıra sıra dizilmiş iki katlı ve cumbalı evler ve bu sokaklarda sağlı sollu dizilmiş ‘şirinlik abidesi’ tavernalardan oluşuyor. Biz Atina’da Akropolis’ten çıktıktan sonra, öğleden sonra ve akşamın tamamını burada takılarak geçirdik ve aşırı sevdik. Akşama doğru bu sokaklar o kadar kalabalıklaşıyor ki, merdivenlere oturup tavernalardan sipariş verenleri bile görüyorsunuz. Biz burası Taksim’deki Fransız Sokağı’nın eski güzel zamanlarıan benzettik. (Obur bir çift olduğumuzdan, yeme-içme önerisi kısmını ayrı tutuyoruz, favori mekanları yazının sonunda yazdık!)

Bir de Psiri’den bahsedelim. Psiri de Atina’nın geceleri hareketli bir bölgesi ve hem gençlerin takıldığı alternative mekanlar hem de klasik Yunan müzikleri çalan güzel tavernalar var. Atina’daki ikinci gezemizi de burada geçirip pek bir sevmiştik, sırf akşam yemeği için bile gelebilirsiniz.

Lykavittos Tepesi’ne ise zamansızlıktan gidemedik. Burası merkezin dışında ve Atina’yı en tepeden görebileceğiniz yermiş. Bir dahaki sefere artık.

Ee bu kadar tavernadan, Yunan restoranlarından bahsettik, yeme-içme kısmına geçmemek olmaz!

Renkler Güzel Olunca Koymalara Doyamadık :)
Renkler Güzel Olunca Koymalara Doyamadık 🙂
Atina’da Yeme İçme Faslı:

Atina yeme-içme konusunda bize çok benzeyen bir şehir ve aç kalma ihtimaliniz hiç yok. Hatta güzelce doyma kısmını da aşıp, artı 3 kiloyla dönme garantisi bile verebiliriz (Bize öyle oldu da). Atina’da geçirdiğimiz 4 günde o kadar çok yedik içtik ki, resmen hepsini yazmaya utandık! Biz en iyisi mi, en sevdiklerimizi yazalım.

Sholarhio Restaurant: Burası Plaka’da öğle yemeği yediğimiz yerdi ve yemekleri tek kelime ile harika. Eğer hava güzelse ve dışarıda yer bulabilirseniz değmeyin keyfinize! Hem mezeleri güzel hem de kaldırımda bulunan masalarda biranızı içip yoldan geçenleri izleyebiliyorsunuz.

Akşam yemeği için ise ‘O Geros Tou Moria’yı canı gönülden tavsiye edebiliriz. Burasının da hem yemekleri güzel hem de yerel şarkılar çalan canlı müzikler eşliğinde ‘Yunan Yunan’ bir akşam geçirebilirsiniz.

Artı 3 Kilonun Sorumlusu
Artı 3 Kilonun Sorumlusu

Thanasis Kebab: Monastraki civarındaki bu Yunan ‘Kebabcısı’ diğer mekanlara göre biraz daha pahalı olmasına rağmen, kesinlikle fiyat-performans olarak çok iyi ve ‘Greek Salad’ konusunda da aşmışlar. Eğer kebab yemek istemezseniz sadece meze-greek salad ve uza siparişi verebilirsiniz. Bizden Thanasis’e yüksek puan!

Eğer burada yer bulamazsanız ‘Diodos’ isimli mekana da gidebilirsiniz, bir öğle yemeğimi de orada yedik ve yine onikiden vurmuşuz saydık Hatta Türkçe menüleri bile var.

Siz bizim obez olduğumuza kanaat getirmeden önce son bir taverna önereceğiz, söz bu son! Yine Monastraki civarındaki ‘Lithos Tavernası’ da aşırı güzel ve et konusunda aşmışlar. Güleryüzlü ve sizinle Türkçe konuşan garsonlar artı güzel yemek ve müzik sayesinde burası da bizden tam puan aldı.

Monastraki bölgesindeki ‘Meliartos’ ve ‘Just Made 33’ kahve, atıştırma ve kahvaltı için çok güzel. İkisinin de çok güzel sandviçleri ve tatlıları var. İki gün kahvaltımızı burada yaptık. ‘Café Dioscouri’ ise tam bir ‘Frappe’ mekanı.
Socialista: Burası Atina’nın merkezine birazcık uzak olan Gazi bölgesinde. Gazi’de gündüz görülecek çok bir şey olmasa da, akşamları sokakları insan doluyor ve özellikle gençlerin takıldığı aşırı fazla bar var. Socialista da bunlardan biri ve akşam 11’de açılıyor sabah 8’e kadar açık. Yani diyeceğimiz o ki, geceye başlamak için değil ama sonlandırmak için bir yer ayıyorsanız, size buraya alalım! (Bol Yunan Pop Müzik garantili)

Ufak tefek notlar:

Yeme-İçme o kadar da ucuz değil, evet Yunanistan krizde fakat vergiler çok yükseldiği için fiyatlar da aynı oranda yükselmiş (Türkiye mantığı).

Bizim favori biralarımız, mythos, alpha ve fix oldu. Sakızlı Uzodan ise pek bir hoşlaşmadık.

Pazar günleri hediyelikçilerin çoğu kapalı. Madem krizdeler e açsınlar o zaman daha çok kazansınlar diye düşünmeyin, kanun gereği açamıyorlar

Souvlaki, bizdeki dürümün Yunanlardaki karşılığı. Nasıl bizde her yer dürümcüyse, Yunanistanda da Souvlakici. Lavaş yerine daha kalın pidemsi bir ekmeğin içine koyuyorlar döneri. Tadı tabii ki mükemmel ve yolda rastlamamanız imkansız. Hiç acımayın, bir tane alın gitsin!

Pire İstasyonu
Pire İstasyonu
Atina’ya Yakın Adalar:

Biz Yunanistan’a kadar gideriz de yüzmeden döner miyiz? Bildiğiniz gibi Atina’da denize girilmiyor ve Atina’ya kadar gelip de yüzmek isterseniz ve Halkidiki’ye gitmek planlarınızda yoksa, Atina’daki Pire Limanı’na gidip oradan kalkan feribotlarla Atina’ya yakın adalara gidebiliyorsunuz. Biz de Atina’daki son günümüzü böyle geçirdik.

Aegina Adası
Aegina Adası

Biz yakın olduğu için Aegina Adası’nı seçtik. Adaya giden feribotlar Pire’den kalkıyor ve yol yaklaşık 1,5 saat sürüyor. Kişi başı tek yön 10 Euro civarı olması lazım. Saatlerini tam hatırlayamıyoruz ama gün içinde saatte bir feribot kalkıyor. Aegina Adası’nı biz çok sevdik. Hem denizi güzeldi hem de küçük bir Ege kasabasını andıran sakinliği ve havası vardı. Mykanos gibi turistik ve pahalı olmaktan ziyade daha samimi bir yerdi ve bol bol yüzdük, güneşlendik, bira içtik. Günü birlik ada turumuzdan tam verim aldık diyebiliriz yani.
Diyeceğimiz o ki, biz Atina ve Selanik’i çok sevdik. Evet krizdeler, evet sokaklar ve hayatlar bir Stockholm, bir Oslo kadar düzenli değil (hatta alakası yok), ama Yunanlılar çok güzel insanlar, mutlu insanlar. Sohbet etmeyi, eğlenmeyi, konuşurken insanın gözünün içine bakıp gülümsemeyi çok iyi biliyorlar. Türk insanı gibiler işte, sıcakkanlı, sevecen, misafirperver. Yunanistan bize bu açıdan dört dörtlük bir tatil yaşattı ve hem birlikte gittiğimiz ilk tatil olduğu için hem de Yunanistan aşırı samimi ve insane kendisini ‘evinde’ hissettiren bir ülke olduğu için bizdeki yeri ayrıdır.

Yunanistan bize çok iyi davrandı, umarız size de çok iyi davranır, şimdiden iyi tatiller!

Sevgiler! 🙂

5 comments

  1. Merhaba yazilarinizi okudum bilgilendirmeler icin tesekkurler. Trainose web sitesinden tren saatlerine baktigim zaman selanik atina yolculuk suresinin 5 saat 20 dk oldugunu gordum. Programi buna gore yapacagimdan be gibi farkliliklarla karsilasabilirim. Cevap yazarsaniz memnun olurum.

    1. Merhabalar,
      Tren 5 buçuk – 6 saat civari sürüyor ama rötar olabiliyor. Mesela bizim Selanik-Atina trenimizde 2 saate yakın rötar olmuştu. Siz yine bunu göz önünde bulundurarak plan yaparsanız iyi olur 🙂

      Sevgiler

      1. Tesekkurler bir de akropol e girisi haritalar uzerinde bulamadim. Birkac girisi var sanirim. Tren istasyonundan akropol e nasil gidebilirim

        1. Athens Railway Station’dan kırmızı hat m2’ye binip Omonia durağında inebilirsiniz. Oradan sonra da yürüyerek yaklaşık 10 dakikada ulaşabilirsiniz 🙂

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close