Close
Close

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Münih’e Taşınma Hikayemiz – Yeni Şehir, Yeni Hikaye!

Münih’e Taşınma Hikayemiz – Yeni Şehir, Yeni Hikaye!

Zaman ne kadar da çabuk geçiyor. Münih’e taşınalı bugün, 1 ay oldu! Ve biz bu 1 aya, iyi-kötü ortaya karışık bir sürü anı ve blog’a belki sayfalarca yazacak şey sığdırdık! Taşınmak, yeni şehre alışmak, iş hayatına başlamak, uyum sağlamak derken 1-2 aydır blog’a dokunamamıştık.

İşte döndük buradayız!

Bu alttaki bizim yeni evimizin yakınındaki bir park.. Bu bahçede geçen bir çocukluktan sonra insan ya yazar olur, ya sanatçı olur ama o insandan kötü bir şey olmaz. 🙂 İyice yerleşelim, bahçemizde çaya, kahveye bekliyoruz, darlanan gelsin, açık çek!

Bir insanın bir şehre alışması için gerekli olan sürenin yarısını tamamladığımıza göre, artık Münih hakkında bir şeyler yazmaya başlayabiliriz. Galiba en güzeli, en başından, niye Münih’e taşınmayı seçtiğimizden ve iş arama sürecimizden bahsetmek. İzninizle başa sarıyoruz…

Sevgili bizi ilk defa okuyanlar, Almanya’ya yüksek lisans için taşınma hikayemizi buradan, yüksek lisans sonrası dönemi planladığımız yazımız için şuraya, ve Münih’e taşınma hikayemiz için de aşağıda bakabilirsiniz!

Frankfurt’taki ev sahibemizden “güle güle” hediyesi
Münih’e taşınma hikayemiz

2015 Eylül’de yüksek lisans için Frankfurt’a taşındık ve Umut’un yüksek lisansı bu Temmuz ayında (2017) biteceği için Şubat ayı gibi, okullar bittikten sonra ne yapacağımızı düşünmeye başladık. Aslında bir çılgınlık yapıp son aylara, plansız programsız girmeyi de düşündük ama maddi olarak çıkmaza girebiliriz diye vazgeçtik.

Uzun vadeli planlarımızda İstanbul’a dönmek vardı ama hemen dönmek istemiyorduk. Frankfurt’ta çoğu kez elimize yüzümüze bulaştırdığımız şeylere rağmen, bir düzen kurmayı başarmıştık ve Almanya’ya alışmıştık. Fakat bir yandan da, ‘acaba başka bir ülkeyi de denesek mi, acaba şu ülke daha mı güzeldir?’ diye düşünüyorduk. Umut daha önce kısa bir dönem Londra’da yaşamıştı ve Londra’ya hep bir sempatisi vardı. Benimse içimden geçen ülkeler ayda bir değişiyordu. Kimi zaman Dublin’e gitmek kimi zaman sadece Frankfurt’ta kalmak, kıpırdamamak istiyordum. O yüzden iş başvurularımızda öncelikle Almanya’daki pozisyonlar olmak üzere Londra, Dublin ve İsviçre’deki iş pozisyonlarına bakmaya başladık. İş bulmamızın ne kadar süreceğini bilmiyorduk o yüzden başka şehirlerde gördüğümüz ve kendimize uygun olduğunu düşündüğümüz pozisyonlara da başvurduk.

İş başvurularını hangi sitelerden, hangi belgelerle yaptığımızı ve çeşitli mülakatlarda neler sorulduğunu anlattığımız yazı için buraya atlayabilirsiniz.

Frankfurt’ta son gün. Evsiz ve mutluyuz.
Bir Takım Vize Sıkıntıları 

Londra’daki pozisyonlardan ilk ay 3 kez cevap geldi ve üçünde de ‘hazırda UK vizemiz’ varsa, ikinci ’rounda’ Londra’ya çağırmak istediklerini söylediler. Olmadığını söyleyince de kafadan elendik. 3 kez üst üste bu yaşanınca Londra’dan vazgeçtik.

Sonraki ay da aynı süreci Dublin için yaşadık. Almanya’da çalışma ve oturma izniniz olunca Avrupa’da (UK ve İrlanda hariç) gezebiliyorsunuz ama çalışma izniniz sadece Almanya’da geçerli oluyor. Diğer Avrupa ülkelerinden çalışma izni almak ‘görece kolay’ olsa da, İrlanda ve UK bu konuda daha cimriler ve şirketler de, çoğunlukla, hali hazırda çalışma izni olanları istiyor-imiş. Bunu da tecrübeyle sabit bir şekilde öğrenmiş olduk . 🙂 ( hala acemi olan ‘biz’, burada aslında, UK çalışma vizeniz yoksa başvurmayın, seçilmezsiniz demek istemiyoruz, sadece bizim zamanımız kısıtlıydı ve bütçemiz limitliydi, o yüzden elimizi çabuk tutmak istediğimiz için UK sevdamızdan vazgeçtik! )

Başvuru sürecini ve mülakatları ayrı bir yazıda yazdığımız için, burada başvuru sürecini pas geçiyoruz ve hemen sadede geliyoruz!

Nereye taşınacağımızı karar verme zamanımız geldiğinde, yani Mayıs ayında, elimizde, sonuçlanan başvurularımızdan şunlar vardı; ben Berlin’den ve Lüksemburg’tan kabul almıştım, Umut da Düsseldorf, Frankfurt, Stuttgart, Aachen ve Münih’ten kabul almıştı. Yani gördüğünüz üzere ‘hangi şehir ikimizi de seçerse, yeni şehrimiz orası’ diye başladığımız başvuru sürecinde, en başta aynı şehri tutturamadık, olsun!

ilk iş günü! 🙂 Çocuklar gibi şen!

 

Münih’e Karar Vermek

Bu noktada, yaşayacağımız yere, yukarıda saydığımız şehirlerin ve iş pozisyonlarımızın artılarını eksilerini değerlendirerek karar vermemiz gerekiyordu. Frankfurt’a gelirken, istediğimiz okullar bu şehirde olduğu için gelmiştik ve şehre alışmamız 2 sene sürmüştü. Başlarda eğreti gelin gibi durduğumuz bu şehri, aidiyet ve dahiliyetle selamlamamız adeta 2 senemizi aldı!  O yüzden bu sefer hiç bilmediğimiz ve bize uzaktan soğuk gelen bir şehre gitmek istemedik. Stuttgart, Aachen Düsseldorf ve Lüksemburg bu sebeple en baştan elenmiş oldu. En zayıf halka misali.

Geriye Berlin, Frankfurt ve Münih kaldı. Umut’un Frankfurt ve Münih’te alacağı maaşla, benim Berlin’de alacağım maaş birbirine yakındı. O yüzden en çok hangi şehri istediğimize karar vermemiz gerekiyordu. Ve tabii ki, seçtiğimiz şehre göre, birimizin iş aramaya devam etmesi gerekiyordu. Umut’un iş bulması biraz daha kolay olduğu için (Almanya’da mimarları pek seviyorlar, çünkü mimar ihtiyacı çok ve ortalıkta genç mimar yok, Avukat? Ohooo..), önce Berlin’i seçmeyi düşündük. Fakat ı-ıh, içimize sinmeyen bir şey vardı, farkettik ki biz önce ‘şehrimizi’ seçmek istiyoruz!

Frankfurt’un sessiz sakin halini ve arkadaşlarımızı seviyorduk. Her ne kadar etrafta tanıdığımız kimse olmadığında ‘kendimizi oyalamayı’ öğrendiysek de, arada bir rakı gecesi yapabildiğimiz, dedikodu yapabildiğimiz ve iyi anlaştığımız arkadaşlarımız vardı ve Frankfurt’tan ayrılmak, yeni bir şehirde baştan başlamak anlamına geliyordu (her şeyi tekrar elimize yüzümüze bulaştırmak!?).

Frankfurt’un sevmediğimiz yanı ise aşırı sakin oluşuydu. Sakinlik ama nasıl bir sakinlik, adamı sufii yapar! Sabah kalkıp, evimizin arkasındaki at çiftliğine doğru yürüyüş yapmak, haftasonları komşularla ortak kullandığımız bahçede ekip-biçmek güzeldi, ama bir yere kadar. Özellikle son aylarımızda farkettik ki, haftasonları dışarıya çıkmak bile istemiyoruz, tek istediğimiz yan gelip yatmak ve bir şeyler okumak, ya da yazmak. Yani bildiğiniz ‘sufiiliğe’ giden bir yoldayız, kalp gözümüz falan açılmış!

Böyle olunca, biraz da başka şehirde çalışalım, ne kaybederiz ki dedik ve Frankfurt da elenmiş oldu… Aşırı kurulu bir düzeni ve eşyası olanlar için, bu kararı vermek belki zor olurdu ama bizim için zor olmadı. Bizim için taşınmak dediğiniz 4 valiz ve kitaplarımızı taşımak oldu. 🙂

Geriye seçenek olarak Berlin ve Münih kalmıştı. Berlin’i, Münih’e kıyasla daha çok tanıyorduk ve o bin bir kaos sokaklarını, kahvecilerini, dağınık hayatını çok seviyorduk. Fakat bir yanda da, Münih’in özellikle de şehrin çok merkezinde olmayan, kanun gereği en fazla üç katlı ve bahçeli şirinler köyü misali evleri, sakin ama bir o kadar da durağan olmayan hayatı, eğlencesi, kültürü vardı. Berlin az da olsa bildiğimiz bir yoldu, Münih’i ise bu açıdan hiç tecrübe etmemiştik.

Düşündük, taşındık, ölçtük, biçtik, yattık kalktık ve Münih’e taşınmaya karar verdik! Ertesi gün Umut Münih’teki işi kabul etti ve Frankfurt’taki ev sahiplerimize evi boşaltacağımızın haberini verdik.

Münih’e taşınmaya karar verme-ile, fiziksel olarak Münih’e taşınmamız ve geçici de olsa bir ev bulmamız arasında, sancılı fakat şimdi düşününce güldüğümüz bir dönemimiz var ama onu başka yazıya saklıyoruz!

Bugün itibariyle, tam 1 aydır Münih’teyiz. Umut işine alıştı ve ben de Münih’e geldikten 2 hafta sonra iş buldum, Temmuz sonunda ikimiz de artık ‘tam zamanlı çalışan’ olarak hayatımıza devam edeceğiz. Ha bir de artık ‘gürültü’yü ‘hayat enerjisi’yle karıştırmıyoruz. Çünkü burası hem durağan, hem de yaşayan; hem tüm heybetiyle tarih kokan, hem de sabaha kadar kıpır kıpır bir şehir!

Yani, güle güle Frankfurt, merhaba Münih!

Bir sonraki yazımız Almanya’da (ya da Avrupa’da) iş arayanlara gelsin!

 

Biz Instagram’da ve Facebook’ta da varız ve bekleriz.

https://www.instagram.com/yoldabiblog/

https://www.facebook.com/yoldabiblog/

11 comments

  1. Ne guzel.. umarim hayat size gonlunuzdeki gibi davranir.

    1. yoldabiblog says:

      Çok teşekkür ederiz 🙂 Sevgiler :))

  2. Okurken çok beğendim gerçekten çok güzel bir hikaye yeni yaşamınızda sizlere mutluluk dolu güzel sağlıklı bir ömür diliyorum.

    1. Merhabalar,

      Cok cok tesekkur ederiz! Size de guzel dilekler gonderiyoruz. Sevgiler 🙂

  3. Merhaba bir şirkette mi çalışmaya başladınız Münih’te ? yoksa hukuk bürolarından birinde mi ?
    Bu arada blogunuz çok güzel her daim mutlu olun .

    1. Biraz gec oldu pardon 🙂 cok tesekkur ederiiz. Sirkette ise basladim, hukuk burolarina hic bulasmadim 🙂

  4. Merhabalar. Münih’te kiralık ev bulma süreciniz hakkında bilgi verebilir misiniz?

    1. Merhabalar,

      Munih`te ev bulmak basli basina bir surec oldu bizim icin maalesef, bununla ilgili bir yazi yazacagiz 🙂

  5. Almanca seviyeniz nasıldı peki? Ve nasıl geliştirdiğinize dair ipucu alabilir miyiz? Teşekkürler 🙂

    1. yoldabiblog says:

      Almanca seviyemiz çok ortaydı :)) B1 civarı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close