Close
Close

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Bavyera’da Gezilmesi Gereken En İyi 10 Yer! – Bavyera’da bi’ Blog

Bavyera’da Gezilmesi Gereken En İyi 10 Yer! – Bavyera’da bi’ Blog

Bavyera’da Görülmesi ve Gidilmesi Gereken En İyi 10 Yeri Yazdık: Bavyera’nın Gölleri, Kayak Merkezleri, Dağları
Bizim Gözümüzden Bavyera!

Münih’e taşınalı 6 ay oldu. Çok sık şehir değiştirenler bilir ki en önemlisi o şehirle gönül bağı kurmaktır. Münih’e o kadar alıştık, sevdik ki, bu kadar sevmemize biz bile şaşırıyoruz! Münih tüm zor özelliklerinin yanında, öyle bir coğrafyanın tam ortasında duruyor ki, hayran olmamak imkansız… Bir başı dağlar, bir diğer başı yeşiller, bir diğer başı Ortaçağ’dan kalma şehirler…

Garmisch

Her yıl Kudüs’ü ziyaret eden yüzlerce turist, Kudüs’ün aşırı mistik havası, yoğun tarihi, inanç ve felsefesine bağlı olmasından etkilenip ‘Kudüs Sendromu’na kapılıyorlarmış ve arınma haline geçip kendilerini bir ‘dini lider’ olarak görmeye başlıyorlarmış. Her yıl 45 kişi bu psikoza yakalandığı için hastaneye kaldırılıyormış. Bize de tam Bavyera’ya taşındıktan sonra bir değişik haller oldu ve değiştiğimizi hissediyoruz. Acaba dedik, var mıdır bu Kudüs sendromunun bir de Bavyera versiyonu? 🙂

Alıp başını dağlara gitmek, yeşilin içinde kaybolmak, iki teker üzerinde saatlerce gitmek öyle güzel, öyle insanı sadeleştiren, iç huzuru veren bir duyguymuş ki adeta bu doğaya ‘derin dalış’ bizim yeni hobimiz, Bavyera’yla ilgili bir yazı yazmak ve Bavyera’da görülmesi gereken yerler ‘top 10’ hazırlamak da bizim için şart oldu! Kimi zaman Bavyera’da Ortaçağ’dan kalmış şehirlerde gezdik, kimi zaman bir ormanın ortasında kamp yaptık. Az gittik uz gittik, biz Bavyera’yı çok sevdik!

Bavyera dediğimiz gibi uçsuz bucaksız ve gezilecek tonlarca yeri olan bir coğrafya! Önerilecek eminiz ki daha da çok yerleri vardır ama biz kendi gitmediğimiz, tecrübe etmediğimiz hiçbir yeri önerme taraftarı değiliz, o yüzden listeyi kendi gezdiğimiz yerler arasından yaptık.

Königsee
Buyrun bizim gözümüzden Bavyera’nın en güzel yerlerine!
Listeye geçmeden hemen hap hap bilgiler:

Bavyera’nın Almancası Bayern, İngilizce’sı Bavaria olup, Almanya’nın tüm Güneydoğusunu kapsayan en büyük eyaletidir. Başkenti Münih. Nürnberg, Ausburg, Regensburg ise diğer önemli şehirleridir.

Bavyeralılar Berlinlileri pek sevmez, pek ‘elit’ bulur iken, Berlinliler de Bavyeralıları ‘dağ adamı’ olarak görür ve pek sevmezler.

Bavyera insanı genel olarak ‘çiftçi’ olarak anılır ve biraz laz muamelesi görür. Bir takipçimizin (ismini niye vermediğimizi tahmin edersiniz) söylediğine göre, Alman porno filmlerin büyük kısmı ya buralarda geçer ya da filmlerde mutlaka bir Bavyeralı vardır. 🙂

Bavyeralılar giydikleri özel geleneksel giysileri ile de meşhurdurlar. Kadınlar için olanına Dirndl, erkekler için olanına Lederhosen denilir.

Nazizmin Bavyera’da doğduğu söylenir ama doğru mu değil mi bilmiyoruz.

Kısaca hem köylü, hem modern, en zengin, en temiz, Almanya’nın en düşük suçluluk oranına ve en çok polise sahip bölgesidir Bavyera. Yaz-kış dağlarına çıkabilir, güzel havalarda göllerine girebilirsiniz. Bazı Almanlar buraya ‘Kuzey İtalya’ dese de, en ‘Alman’ karakterli bölgesidir.

Bavyera’da Ucuza Gezmek

Bavyera’da ucuza gezmek için ise en güzel yöntem ‘Bayern Ticket’ denilen tren bileti. Şöyle ki; sadece Bavyera bölgesinde geçerli olan Bavyera tren biletini, Münih veya herhangi bir diğer Bavyera şehrindeki bilet makinalarından ya da şu siteden gezmeye gideceğiniz gün geçerli olacak şekilde alıyorsunuz ve tüm gün (gece 3’e kadar) Bavyera sınırlarında her tür toplu taşımada sınırsız bir şekilde kullanıyorsunuz.

Bilet kişi başı 25 Euro ve her ilave kişi (5 kişiye kadar) 6 Euro. Diyelim ki 5 kişisiniz, toplamda 49 Euro’ya o günlük sınırsız toplu taşıma hakkınız oluyor ve en hızlı ICE denilen trenler hariç neredeyse tüm trenlere binebiliyorsunuz. Ayrıca bu biletle Salzburg‘a bile gidebiliyorsunuz. Bu mantıkla düşünün ki, Sabah 5 kişi Münih’ten çıkıp Nürnberg’e gidip tüm gün dolaşıp akşam Salzburg’a geçebilir (tamam bu çok alakasız bir rota oldu) ve bunun için kişi başı 10 Euro ödersiniz. Ayrıca çocuklu aileler için 15 yaş altı çocuklar ücretsiz.

İşte ucuza gezme işi de böylece hallolmuş oluyor. Geriye bir tek gezme kısmı kaldı!

Berchtesgaden Doğa Parkı
1-) Königsee – Berchtesgaden National Park

Münih’e taşınalı henüz 1 ay olmuştu ki, internette tesadüfen Königsee’nin fotoğraflarını görmemizle bir hafta sonraya buraya gitmek için plan yapmamız bir oldu!

İyi ki de gitmişiz. Königsee’yi gördük ve dedik ki, eğer bir cennet varsa orası burası olmalı…Königsee ve özellikle bu bölgedeki Berchtesgaden Doğa Parkı inanılmaz bir coğrafya. Hele ki bizim gibi kamp yapmalı, ateş yakmalı ve dağlara tepelere tırmanmalı olsun istiyorsanız, atlayın trene ve gelin bu coğrafyaya. Yürüyüş yolları, kamp alanları, yeşil, doğa, huzur fikri hoşunuza gittiyse burayı kesinlikle seveceksiniz.

Bu bölge Salzburg’a o kadar yakın ki, Salzburg’a belediye otobüsü gidiyor. Eğer Salzburg planınız varsa da bu bölgeyi rahatlıkla gezinize dahil edebilirsiniz. Salzburg’dan belediye otobüsüyle 20-25 dakika sürüyor ve tek yön 5 Euro (ciddiyiz).

Almanya’nın en yüksek şelalesi Berchtesgaden Doğa Parkı’nda bulunuyor ve onun dışında onlarca yürüyüş yolu var. Kondisyonunuza ve zevkinize göre seçebiliyorsunuz.

Königsee’den döndüğümüzde demiştik ve tekrarlıyoruz; Hani o internette dolaşan ‘Avrupa’nın keşfedilmemiş yerleri’ listesi falan var ya, umarız Königsee o listeye hiç bir zaman girmez, böyle saf, berrak kalır.’

Königsee ve Çevresi gezi yazımıza şuradan ulaşabilirsiniz.

Neuschwanstein Şatosu
2-) Neuschwanstein Şatosu

Yolunuz Münih’e veya yakınlarında başka bir şehre düşerse, etrafınızda birisi mutlaka size bu kaleyi söyleyecektir ya da internete Münih’te gezilecek yerler yazdığınızda mutlaka karşınıza bu muhteşem kale çıkacaktır. Walt Disney’in Külkedisi’nin şatosunu yaratırken esinlendiği ve logosuna ilham veren, dağların arasındaki ve de bulutların üzerindeki bu meşhur Neuschwanstein Şatosu için ne söylesek az gelir!

Neuschwanstein Şatosu aynı zamanda Almanya’nın en güzel rotalarından birisi olan ve Würzburg’dan başlayan 350 km’lik ‘Romantik Yol’un en güney noktası, yani son noktası oluyor. Bu demektir ki, Romantik Yol’a çıktıysanız, yolunuz NŞ’ye kesin düşecek!

Romantik Kral olarak da bilinen II.Ludwig, 19. Yaşında tahta çıkmak zorunda kalmış ve Bavyera Kralı olmuş. O dönemlerde Wagner’den çok büyülenmiş ve epik Ortaçağ Almanya’sına takıntılı bir tutku geliştirmiş. Bu tutkunun yansıması olarak da, Neuschwanstein Şatosu ve iki tane daha şato yaptırmaya karar vermiş. Tek bitirebildiği ise NŞ olmuş. II. Ludwig, yaptırdığı şatonun aksine hassas, hayalperest, utangaç ve yalnız bir kral olarak tanımlanıyor. Çok erken tahta çıktığı için çocukluğunu ve gençlik yıllarını doyasıya yaşayamamış olmasının, şatoda milyonların harcandığı bir mağara oluşturmasına sebep olduğu bile yazılmış. Doğru mu? Kim bilir?

Kale aynı fotoğraflarda olduğu gibi, muhteşem. Biraz reklamını yapar gibi oldu ama daha fazla ne denir bilemedik.

Gitmeye niyetlenirseniz Neuschwanstein Şatosu gezi yazımıza buradan göz atabilirsiniz.

Füssen’nin şirin şehir merkezi!
3-) Füssen

Neuschwanstein Şatosu’na 10km uzaklıkta olan Füssen minik, minicik, ufacık bir şehirimsi. Eğer NŞ’yi ziyaret ettiyseniz gidişte veya dönüşte bu şehre 2 saat ayırabilirsiniz. Kahve molası verebilir, dar ara sokaklarında turlayabilir ve fotoğraf çekebilirsiniz. Çok sevimli bir eski şehir meydanı ve kahvecileri var.

Eğer NŞ(Neuschwanstein Şatosu)’yi ziyaret ettiyseniz ve 1 gece konaklamak istiyorsanız, Füssen konaklamak için çok uygun. Ayrıca kış zamanı için çok güzel dağ manzaralı otelleri var. Kış zamanı giderseniz Hotel Fantasia’yı düşünebilirsiniz.

Garmisch
4-) Garmisch – Partenkirchen

Garmish, Almanya Alplerinde çok sevilen bir kayak merkezi ve Almanya’nın en yüksek dağı ‘Zugspitze’’ de bu bölgede.

Garmish’e Münih’ten tren yaklaşık 80 dakika sürüyor ve kayağa ilginiz olmasa bile (bizim hiç yok) bu bölgede çok güzel yürüyüş yolları, dağ evleri ve kendinizi muhteşem manzaralarla şımartabileceğiniz otelleri var.

Kayağa ilginiz varsa, kayak pistleri hemen dibindeki Avusturya Tirolleriyle neredeyse aynı ve Garmisch’te fiyatlar yarı yarıya. Münih’ten gidiş dönüş ski pass dahil 42 Euro. Otel fiyatları da Tirol bölgesine göre yarı yarıya olduğu için burayı hem günü birlik hem de 1-2 günlük haftasonu keyfi için rahatlıkla düşünebilirsiniz.

Eğer buralara kadar geldiyseniz ve hem dağ manzaralı hem de uygun bir otel arıyorsanız Garmisch’in çok yakınlarında Ettal bölgesinde bulunan Gästehaus Ethiko’yu inceleyebilirsiniz.

Nitekim bu karlarında yıkanasıca, kışın buzunda kayılasıca, yazın göllerinde taş atılasıca kasabayı sevme ihtimaliniz çok yüksek!

Bir de buraya kadar gelmişken, Bavyera Alplerinde bir diğer güzellik olan Eibsee’yi görmemek olmaz, ondan hemen bahsedelim!

Eibsee – Görsel Google Paşa’dan biz bu kadar güzel çekemedik 🙁
5-) Eibsee (Eib Gölü)

Eib Gölü Bavyera Alplerinde güzeller güzeli bir göl. Münih’ten yaklaşık 90 km uzaklıkta ve yukarıda bahsettiğimiz Almanya’nın en yüksek noktası olan Zugspitze’nin hemen dibinde.

Bu göle Münih’ten ulaşmanın en kolay yolu (eğer arabanız yoksa) tren + otobüs seçeneği. Münih’ten trenle Garmisch’e gelip, buradan Eibsee tarafına giden otobüslere binebiliyorsunuz. Tren Garmisch’e yaklaşık 80 dakika sürüyor, buradan da Eibsee otobüsle yaklaşık yarım saat sürüyor. Yalnız manzaralar otobüs yolculuğu boyunca o kadar güzel ki! İnsan yol hiç bitmesin istiyor, alın size huzur dolmak için bir göl daha… Keşke huzuru bulmak hep bu kadar kolay olsa 🙂

Münih’ten geliyorsanız yine Bavyera bilet gününüzü kurtaracaktır ve ekstra yol parası vermek zorunda kalmayacaksınız.

Garmisch’te bir haftasonu planladıysanız, bir gününü Eib Gölü’ne ayırabilir, gölün kenarında 1-2 saatlik bir yürüyüş yapabilir, bira molası verebilir akşam da Garmisch’e geri dönebilirsiniz. Kalmalı plan yapmak istemiyorsanız Münih’ten günübirlik gelmek de gayet rahat. Özellikle Eylül – Ekim gibi bu coğrafyada doğanın rengi öyle güzel oluyor ki! Eibsee’nin de en güzel zamanı Eylül – Ekim gibi düşünebilirsiniz…

işte Otel ve Manzarası
6-) Bavyera’da bir kaçak hafta sonu! Hotel Mauthausl!

Münih’te son aylarımız çok stresli geçmişti ve kendimize bir haftasonu ödül vermek, kendimizi tamamen dağlara atmak istedik ve yaptığımız araştırmalar sonucu karşımıza yine Bavyera Alplerinde olan Hotel Mauthausl’un biçilmiş kaftan olduğu çıktı. Hemen rezervasyonumuzu yaptırdık (kişi başı gecelik 50 Euro) ve Cumartesi günü erkenden Bavyera Biletimizi alıp yola koyulduk.

Münih’ten yine tren + otobüs kombinasyonuyla gelebiliyorsunuz ve önce Traunstein istasyonuna trenle gelip, oradan kalkan otobüse binip Mauthausl durağında inmeniz gerekiyor. Zaten hemen otelin önünde iniyorsunuz. Yol ortalama 2 saat sürüyor.

Eğer Salzburg’da iseniz işiniz daha da kolay. Otel Salzburg Havalimanına sadece 20 km ve otelin önünden Salzburg merkeze giden bir belediye otobüsü gördüğümüze eminiz!

Bu oteli ve özellikle odamızın manzarasını öyle böyle sevmedik. Düşünün dağların ortasındasınız, yanınızda ne bir kafe, ne bir gürültü ne bir olay var. Dağların ortasında sadece bu otel var ve otel odanızdan kendinizi dağların içinde hissediyorsunuz! Hele bir de sonbahar zamanı geldiyseniz!

Otelde neredeyse yarım günü, odamızın terasında dağlara bakarak, kitap okuyarak ve şarap içerek geçirdik. İyi ki de öyle yapmışız, vallahi bütün streslerimizden arınıverdik!

Höllenbachalm-Rotanın yarısında bu manzarada biranızı yudumlayıp yola devam!

İkinci günümüzün sabahında otelin çevresindeki onlarca yürüyüş yolundan bir tanesini gözümüze kestirdik ve Höllenbachalm yürüyüş yolunda 1-1,5 saatlik bir yürüyüş sonrasında ulaştığımız dağ evinde ev yapımı peynirler tadıp, biralar içerek haftasonunu tamamladık. Eve döndüğümüzde Cuma günü evden sinir stres içinde çıkan ‘biz’den çok farklı bir ‘biz’ – idik. Yolunuz bu otele düşerse mutlaka resepsiyondan ‘trekking yolları’ broşürü isteyin ve gözüne kestirdiğiniz bir yolu deneyin.

Kesinlikle ve kesinlike bu oteli sevgilisiyle romantik bir haftasonu geçirmek isteyen, ailesiyle dinlenmek isteyen yahut en yakın arkadaşıyla romantik bir haftasonu geçirmek isteyen herkese öneriyoruz. 🙂

Rothenburg ob der Tauber
7-) Rothenburg ob der Tauber

Güney Almanya’da Füssen’den başlayıp, Würzburg’da biten 350-400 kilometrelik yol, doğa ve tarihi güzellikleriyle Almanya’nın en popüler turistik rotası olan Romantik Yol’u belki duymuşsunuzdur. Bu yol boyunca onlarca Ortaçağdan kalma köy ve kasaba ve yer yer Heidi’nin köyünde, yer yer Hansel’le Gretel’in yanında hissediyorsunuz kendinizi bu yolun kasabalarında.

İşte Rothenburg bu 400 kilometrelik yolun, en dokusu bozulmamış kasabası ve bölgedeki ilk yerleşim M.Ö 500’lü yıllara dayanıyor. Hatta 13. Yüzyılda I. Rudolph tarafından dünyanın ilk ‘serbest imparatorluk şehri’ payesine bile layık görülmiş.

Minicik olan bu kasabanın etrafını surlar, hendekler, tepeler çevreliyor ve zamanında şehrin niye bir türlü aşılamadığını anlıyorsunuz. Özellikle Noel zamanı kasabada noel marketler kurulduğunda muhtemelen güzelliği iki katına çıkıyordur. Noel zamanı, eğer soğuğa dayanabiliyorsanız Rothenburg çok güzel bir rota olabilir. 🙂

Biz Ekim ayında gittik ve 9 kişi gezmemize ve yavaşlıkta çığır açmamıza rağmen kasabayı 1 günde karış karış gezmiş olduk. Münih’ten ya da Nürnberg’den günübirlik gelebilir ya da 1 gece kalabilirsiniz. Eğer 1 gece kalırsanız Rothenburger Hof isimli otelde kalmayın. Ya da Almanya’da henüz ırkçı ve nefret dolu bir Almanla hiç tanışmadıysanız ve merak ediyorsanız, gidip bu otelin sahibiyle tanışabilirsiniz. 🙂 Kimseye kolay kolay ırkçı demeyiz ama bu otelin sahibi ırkçılıkta çığır açmış bir insandı ve kendisini eshefle kınıyoruz.

Rothenburg’dan yeni döndüğümüz için henüz gezi yazısını hazırlayamadık ama eli kulağında, bugün yarın yazmış ve buraya linkini eklemiş olacağız. 🙂

Bamberg Belediye Binası
😎 Bamberg

Kişi başı yılda 300 litre bira tüketimiyle dünyanın en fazla bira içilen şehirlerinden birisine hoşgeldiniz! Günde kişi başı neredeyse 1 litre bira düşüyor. Şüphesiz şehir, kendi yaşayanına güzel geliyordur! Peki turist olarak? 🙂

Bamberg İkinci Dünya Savaşı’ndan en az hasarla kurtulan Alman şehirlerinden biri ve özellikle şehir merkezi, daracık köprüleri ve eski şehir kısmı inanılmaz güzel. Su kenarlarına kurulmuş şehirler hep bizi büyülemiştir(Eee bunca yıllık İstanbulluyuz). Bamberg bu açıdan tam olarak bize hitap ediyor! Hatta öyle güzel bir kanalı ve kanal çevresinde evleri var ki, Almanlar Bamberg’e kendi aralarında ‘Küçük Venedik’ diyorlar!

Bamberg’in eski şehir kısmı Dünya Mirası Listesinde çünkü Ortaçağın bir numunesi olarak görülüyor. Altes Rathaus yani Belediye Binasını değerlendirmeyi ise size bırakıyoruz, buyurun 🙂

Bamberg Nürnberg’e trenle yaklaşık 20 dakika sürüyor ve Münih’ten de Bavyera bilet alıp yerel trenleri kullanarak yaklaşık 2,5 saatte ulaşabiliyorsunuz. Biz günübirlik gezdik ama siz isterseniz 1 gece kalabilirsiniz.

Ha bir de unutmadan, Bamberg’in en ünlü şeyi Rauchbier dedikleri ‘Duman Birası’. İlkinin tadı çok kötü geliyor, ikincisinde eh diyorsunuz, üçüncüsü ise şahane! Bizden söylemesi 🙂

Bamberg çok sevdiğimiz, çok eğlendiğimiz ve bol bol fotoğraf çektiğimiz bir destinasyondu bizim için. Umarız siz de seversiniz!

Tegernsee
9-) Tegernsee

Bakmayın Tegernsee’nin sona kaldığına, Tegernsee bizim Münih’te ilk ‘dağlar’ deneyimimizdi ve günübirlik çıktığımız rota, resmen bizim ‘aydınlanmamıza’, önümüzdeki 6 ay neredeyse bütün gezilerimizi doğa odaklı yapmamıza ve dağlara bakış açımızı değiştirmemize sebep oldu! İyiki de oldu!

Tegernsee yani Tegern Gölü, Bavyera Alpleriyle çevrili ‘overdose’ huzur dolu bir yer. İsterseniz bisikletinizi kiralayabilir, isterseniz yaz zamanı yelkenli kiralayabilir, isterseniz bunların hiçbirisini yapmayıp tabana kuvvet gezebilirsiniz. Biz günübirlik gittik ama yakın gelecek planlarımız arasında burada bir haftasonu geçirmek var.

Doğa yürüşü için çok güzel bir rota olduğundan ve Bavyera bilet alarak Münih’ten Tegernsee’ye kolayca gelebileceğinizden artık bahsetmiyoruz, siz anlamışsınızdır 🙂

Ve!

10-) Münih

Onur konuğu olarak tabii ki de son söz şehrimizin! Münih bizim Mayıs 2017’de yani yaklaşık 5 ay önce taşındığımız ve bize çok güzel zamanlar yaşatan şehrimiz. Gezgin ruhumuz bu şehirde liman buldu, evimizi şehrimizi bulduk Münih’te.

Biz bu şehre taşındıktan sonra, sadeleşmeye, sadeleştikçe dünyaya başka bir algıyla bakmaya başladık. Adeta kalp gözümüz açıldı, diyebiliriz. İstanbul’da yaşadığımız yıllarda devamlı bir şeylere yetişmeye çalışırken, hayatı kaçırdığımızı anladık ve artık acele etmeden daha sakin bir yaşantımız var bu şehirde. Sadece düşüncede değil, eylemde de daha hafifiz. Daha saf, daha sakin, daha huzurluyuz.

Bunlardan bize ne, sen bize şehirden bahset derseniz de, bahsedilmişi var, hemen Münih gezi yazımıza alalım;

Münih Gezi Rehberi – Yeni Yerlisinden Münih’imiz!

İç huzurunuzu bulabilmeniz ve koruyabilmeniz dileğiyle 🙂

Herkese güzel geziler!

Sevgiler!

Instagram’da varız ve bekleriz.

https://www.instagram.com/yoldabiblog/

Merken

1 comment

  1. Merhaba Asya&Umut keyifli bir sohbet edasında yazılmış blog yazılarınıza genellikle 2-3 yıldır geldiğim Münih’te başkaca da nereye gidebilirim diye araştırırken rastladım. İyi ki de öyle olmuş 🙂 Bavyera’da sanırım bu yıl ki tur belli oldu 11-20 Kasım tarihleri arası orada olacağım muhakkak gideceğim yerlerden size selam göndereceğim. Bir Cuma Isar’a ayaklarımızı uzatıp bira içmemiz Kasım ortası Münih’te zor olabilir fakat bir kahveye hayır demem…

    Keyifli kalın,kendinize iyi bakın.

    Teşekkürler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close