Close
Close

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Röportaj: Amsterdam’da İş Hayatı ve Yaşam Üzerine

Röportaj: Amsterdam’da İş Hayatı ve Yaşam Üzerine

Amsterdam’da İş Hayatı ve Amsterdam’da Yaşamak

Herkese tekrar merhaba! 🙂

Yurtdışında yaşam diyaloglarımız devam ediyor. Komfor alanından aynı bizim gibi uzaklaşan ve yaklaşık 2 yıl önce Amsterdam’a taşınan Sema ile ‘Hollanda’da yaşam ve iş hayatı’ üzerine konuştuk.

Buyurun 😉

Amsterdam'da İş Bulmak Rehberi

Merhaba Sema, blog’a hoşgeldin! En klasik sorudan başlayalım, biraz kendinden bahseder misin? Neler yaparsın, neler seversin, iş güç, hayat..kendinle ilgili herhangi bir şeyden bahsederek başlayabilirsin.

Merhaba! Ben Sema, 2013 yılı yazında İstanbul Teknik Üniversitesi, Endüstri Mühendisliği’nden mezun oldum. Sonrası hep kararsızlık, önce master mı yoksa iş hayatı mı, Türkiye mi yurtdışı mı diye uzayip gidiyor… 🙂 Ben de her Y jenerasyonu genci gibi seyahat etmeyi, yeni yerler (o güzel tatlış cafeler mesela!:), deneyimlemeyi çok seviyorum. Seyahat etmenin yanı sıra yaklaşık 4 yıldır latin dansları ile ilgileniyorum. Dans etmeyi çok seviyorum çünkü dünyanın neresine gidersem gideyim bir salsa gecesi bulup hemen yeni insanlarla tanışıp konuşabiliyorum, benim için İngilizceden sonra ikinci ortak dil.

Yurtdışı fikri ilk olarak nasıl çıktı?  Ve neden Hollanda? 

Aslında yurtdışı fikri mezun olmaya yakın kafamın bir köşesinde yer edinmeye başlamıştı, sadece nerden nasıl başlasam bilemiyordum çünkü maddi olarak da öyle her şeyi kenara bırakayım biraz daha okuyayım diyemezdim.  

Mezun olur olmaz calışmaya başladım ama bir yandan da yurtdışında yüksek lisans planları yapıyordum. Hem eğitim ücretleri görece daha uygun oldugu için hem de sonrasındaki iş fırsatlarını düşünerek önce Berlin’de bir programa başvuru yaptım ve reddedildim. Bundan sonraki yurtdışı başvurularımın (iş ya da master)  hepsi reddedildi, ta ki 2016 Mayıs ayına kadar!

Amsterdam'da Nasıl İş Bulurum

Almanya master başvurum ortalamam yeterli olmadığı için reddedilmişti, dolayısıyla ben de o zaman iş seçeneklerine yöneleyim dedim ve büyük şirketlerin hem Türkçe hem İngilizce gerektiren pozisyonları ile aramalarıma başladım. İlk etapta tabii ki Dublin vardı, önce Google ile sonra Facebook ile mülakat sürecine girdim ama bir aşamada hep olumsuz oldu. Tüm bu olumsuz dönüşlere ve çevremdeki arkadaşlarımın “tamam güzel de AB vatandaşı değilsin, çok zor” yorumlarına aldırmadan aramaya devam ettim. Sonra Hollanda ilanlari ilgimi çekmeye başladı çünkü özellikle teknoloji alanındaki ilanlari için AB vatandaşı, çalışma vizesi gibi şartlar aramıyorlardı. Böylece Amsterdam’a doğru ilk adımı atmış oldum. Tabiiki önce yaptığım başvurulardan yine redler almaya başladım (bir tanesi şuan çalıştığım şirket) ve zaman kaybediyorum galiba bu iş master olmadan olmayacak diyerek rotamı yine yüksek lisansa doğru çevirdim.

Bu uğraşlardan çok bunalıp kendimi Roma’nın kollarına gezmeye attığım bir haftasonu, ne kadar güzel bir şehir neden burada master başvurusu yapmıyorum ki dedim. Başvurdum ve kabul aldım. Bundan sonrasına ben biraz hayatımın dönüm noktası diyorum çünkü her şey bir anda nasıl gelişti, bu büyük kararları nasıl verdim hatırlamıyorum. İtalya için vize ve işleriyle uğraşıp bir yandan orada burs imkanları, kalacak yer ararken erkek arkadaşımla tanıştım. Orada masterını yapıp kalmış, İtalyanca öğremiş gül gibi çalışıp yaşıyor, ‘tamamdır doğru yoldayım’ dedim. İtalya hazırlık süreci devam ederken bir baktım bu yolda artık yalnız değilim, yanımda sevdiğim ve güvendiğim biri var! Derken hooop, mail kutuma Amsterdam’dan bir şirketin mülakat daveti düştü, nasıl olsa yine elenirim diyerek mülakatı kabul ettim ve süreçleri tek tek geçtim.

Hollanda'da İş Bulma Rehberi ve Hollanda'da Yaşam

Şans mıdır şanssızlık mı bilmiyorum ama Roma’ya tek yön uçak biletimi alacağım gün, şu anki şirketim arayıp iş teklifi verdi. Şöyle bir durup baktım, çok istedigim o teklifi almıştım, bir yanda Roma’da okuma fikri, bir yanda orada benim icin Roma’ya taşınacak erkek arkadaşım, sonunda düşündük taşındık ve Amsterdam’ı seçtik. Hem Avrupa’da çalışma iznine sahip olmak hem de hep istediğim gibi eğlenceli bir teknoloji/seyahat  şirketinde çalışma fikri bana cok cazip geldi ve erkek arkadaşımla Amsterdam’a taşındık.

Daha önce yurtdışı tecrüben var mıydı?

Evet, kısa da olsa 7 ay kadar bir Köln maceram var, üniversite üçüncü sınıfta Erasmus için bir dönem Köln Üniversitesi’nde okurken yaşamıştım. Aslında mezun olur olmaz Almanya master başvurusuna iten de bu tecrübemdi, Çok sevmistim oradaki düzeni, yaşam standartlarını ve Almancayı(!) 🙂

İş arama süreci nasıl geçti? Ve iş bulmak ne kadar sürdü? İş aramak için kullandığın siteler var mı? Hollandaca biliyor muydun bu süreçte, ya da sonradan öğrenme şansın oldu mu?

Avrupa’da iş arama süreci kesinlikle kolay değildi. Tüm süreci baştan sona düşündüğümde (ilk başvurumdan kabul almama kadar geçen süre) neredeyse 1,5 yıl sürmüş. Tabii ki herkes için bu süre aynı değildir, ama benim için çok uzun sürdü. Belki de doğru ilanlara başvuru yapmıyordum ya da başvurumda eksik bir şeyler vardı. Tabii bu süreçte birçok şey öğrendim.

İstanbul’da insan kaynakları departmanında data & sistem uzmanı olarak çalışıyordum ve genelde data analisti ilanlarına başvuru yaptım. Başvurularda özellikle ilanin gerekliliklerini dikkatli inceliyordum, çok aranan teknik özellikler belirleyip o konuda bilgim ya da yeterli tecrübem (SQL, R programlama dili gibi) yok ise online eğitim sitelerinden (Udemy, Coursera, vs) dersler alarak bu eksikliklerimi kapatmaya çalıştım. Kesinlikle mülakat sürecinde bu ekstra çabamın artıları vardı. Ama bu süreçte başarılı olmanın temel nedeni gerçekten tecrübeme ve yeteneklerime çok uygun bir ilana başvurmamdı, çünkü Amsterdam’daki birçok şirket başvurduğun alandaki tecrübenle ve pozisyonun gerektirdiği teknik yeteneklere sahip olma ile ilgileniyor.

İş ararken genelde LinkedIn üzerinden aradım ama her şirket orada ilan vermiyor dolayısıyla LinkedIn’den Amsterdam’daki teknoloji şirketlerini belirleyip hepsinin tek tek kendi kariyer sitelerini araştirdim ve başvuru yaptım. Bunun dışında Hollanda’da “Indeed” ve “Expat Jobs” adı altındaki kariyer sitelerinin de çok kullanıldığını söyleyebilirim.

Hollandaca hiç ama hiç bilmiyordum. Burada yaşayalı 1,5 seneyi geçti ama benim Hollandaca seviyem adımı söylemekten öteye geçemedi. 🙂 Çünkü Hollanda’da herkesin çok iyi derecede İngilizcesi var (özelikle Amsterdam gibi çok fazla expatın olduğu bir şehirde) ve hiç Hollandaca ihtiyaci hissetmedim. Zaten iş yerinde de 12 kişilik ekibimizdeki tek Dutch insan stajyerimiz, yani şirketin de dili İngilizce olduğu için Hollandaca öğrenme motivasyonum pek yok. İş arama sürecinde iyi derecede biliyorsan tabiki faydası olabilir ama orta seviyede Hollandaca ne kadar yardımcı olur bilemedim, zaten çoğu iş ilanı hep İngilizce.

Almanya’da ev bulmak başlı başına bir süreç.. Amsterdam’da ev bulmak nasıldı? Taşınma sürecinde sizi en çok zorlayan şey neydi?

Tabii ki Amsterdam’ın da Almanya’dan eksik bir yani yoktu! Amsterdam’da ev arama süreci normalde çok zorlu ve mutlaka bir emlakçı aracılığı ile teklif vermek gerekiyor ama benim şirketimin bize bu süreçte çok desteği oldu. İlk olarak bize 1 ay kalabileceğimiz bir ev verdi ve ev arama sürecinde bize destek olacak bir emlakçıya yönlendirdi. Bütçemize uygun birçok ev gezdik ve beğendik ama tekliflerimizi çok reddettiler (hep red! Hayatımın bir parçası oldu:)) çünkü hem Amsterdam merkezde bir eve bir sürü bizim gibi çalışan talip oluyordu, hem de erkek arkadaşım henüz iş bulamadığı için ev sahiplerinin gözdesi olamıyorduk. 1 aylık mücadelenin sonunda aradığımız evi bulduk ( tabii ev sahibimizin bizim gibi yıllar once bu süreçten geçen tatlı bir Türk çift olmasının da etkisi var). Genelde beğendiginiz evi tutabilmek için maddi kazancının kiranın 3 katı olması ve hızlıca teklif vermek gerekli, hatta istenilen fiyatın üzerinde bile teklif verenler duydum.

Amsterdam’da Ofis hayatınız nasıl? Türkiye’deki ofis hayatınla kıyasladığında ne gibi artılar, eksiler görüyorsun?

Türkiye’de daha çok hiyerarşinin olduğu geleneksel bir şirkette çalışıyordum, dolayısıyla burası ile kıyasladığımda çok büyük farklar var.  Benim en sevdiğim şey gün içerisinde  başka bir ofiste toplantı varsa bisiklete atlayıp bina degiştirmek, başta yorucu gibi gözükse de mental olarak dinlenmek icin güzel bir ara oluyor.

Amsterdam'da İş Bulmak

Türkiye’den en büyük farkı ise iş-hayat dengesine çok önem vermeleri. Aksam işten çıktığımda başka şeyler yapmaya zamanım olması. Bir diğer güzel yanı ise uluslararası bir ortam olması ve “çeşitlilik” konusuna çok önem vermeleri. Bahsetmiştim sanırım, benim çalıştığım ekip 12 kişi civarında ve her birimiz başka ülkelerden geliyoruz. Öğle arası yemekte bile kültürel şeylerden, gezilecek yerlerden konuşuyoruz. Yeni şeyler öğreniyorum onlardan mutlaka.

Türkiye’ye kıyasla hep artı yönlerinden bahsettim sanırım ama oradaki iş hayatıma dönüp baktığımda gerçekten iş arkadaşlarımdan başka özlediğim başka bir şey yok gibi. Sanırım İstanbul trafiğinde akşam sabah koşturup plazaların içine kapanmak, yeşile hasret kalmak hatırladığım şeyler şu anlık,  pek de artı yönü yokmuş gibi düşündürdü şu an. İstanbul’da çalışmak gerçekten zor, hele ki biraz standartların üzerinde kazanmıyorsan daha da zor. Burada ise gerçekten aşağı yukarı herkesin benzer yaşam standartları var.

Amsterdam'da Yaşam

Amsterdam’da zorlandığın anlar var mı? Dönmek istediğin, Türkiye’yi özlediğin anlar mesela.

Zor yani tabii ki sevdiklerinden uzak kalmak, en çok özlediğim anlar onlarla ilgili olanlar. Özelikle burada Salsa dans gecesine gittiğimde, hemen İstanbul’daki arkadaşlarım aklıma gelir, hele ki sevdiğimiz şarkılardan biri çalarsa özleyip duygulanırım hemen, dans edemem o şarkıda. Ama onun dışında “yok alışamayacağım” dediğim anlar hiç olmadı. Özellikle Amsterdam’daki expat popülasyonu çok büyük ve yabancıların kolay adapte olması için birçok şey düşünülmüş. Erasmus zamanında Almanya’da hatırladığım süreçler var, çok kuralcıydılar ama Hollanda’da onu pek görmedim.

Hollanda’da yaşamanın en çok sevdiğin yanı ve en sevmediğin yanı nedir?

En sevdigim yanı bisiklete atlayıp nehir kenarından, ormanların içinden bisiklet sürüp yeni yerler keşfetmek. Gerçekten insan yeşilin mavinin içinde huzur buluyor.

En sevmediğim yanı rüzgar, rüzgar ve yine rüzgar! Bazen o kadar rüzgar oluyor ki sabah işe giderken 1km bisiklet sürmek 10km gibi geliyor. Rüzgar olmasa çok güzel ülke aslında:)

Amsterdam'da Yaşamak

Yurtdışında yaşamak, uzaktan pespembe bir hayat gibi gözüküyor. Biz öyle olmadığını biliyoruz..Senin de bu konuda eklemek istediklerin var mı?

Kesinlikle katılıyorum. Her şeyden önce adapte olmak ve yasadığın andan keyif almak başlı başına bir süreç. Ben ilk geldiğimde sözleşmem süreliydi. İki sene boyunca süresiz sözleşme vermekten kaçınıyor sirketler çünkü şirkete adaptasyon sorunu olduğunda kolayca sözleşmenin süresi bittiğine işten çıkartabiliyorlar. Benim için de 1,5 sene bunun stresi ile geçti  ve sözleşmem daha yeni süresiz oldu. Bunun dışında buraya yalnız gelseydim de sanırım her şey bir tık daha zor olurdu, Türkiye’deki gibi bir arkadaş ortamı kurmak gerçekten zor. 

Hollanda'da İş Hayatı

Şu anki farkındalığın yurtdışında yaşamaya gitmeden önce neleri farklı yapardın ya da nelere daha çok dikkat ederdin?

Sanırım farklı yapacağım ilk şey, teknoloji alanında ilerlemek adına teknik yeteneklerim için kendime daha çok yatırım yapmak olurdu. Belki bilgisayar mühendisliği okurdum. İkincisi de İngilizcemi çok iyi seviyeye getirmek için İngilizce konuşulan bir ülkede bir deneyim kazanırdım.

Biraz da seyahat! Avrupa’da yaşarken gezmenin daha kolay olduğunu biliyoruz. Bol bol gezmeye zamanın oluyor mu? Nerelere gittin?

Evet, tabiki! Senede bir kez uzaklara uzun 2 haftalık bir tatil, 1-2 kez Türkiye ziyareti ve olabildiğince çok Avrupa gezisi yapmaya çalışıyoruz. Geldiğimden beri Londra, Berlin, Sicilya, Bruge gibi Avrupa şehirlerini gezdik. Hollanda içi yerler de bol tabii. Bu sene rotamızda İspanya, Portekiz, İtalya’da farklı farklı şehirler var.

Varsa bir adet en sevdiğiniz ülke ve şehir alalım?

Benim en sevdiğim şehir Sevilla, İspanya oldu (tesadüfen denk geldiğimiz ‘Ferial de Abril’ festivalinin de etkisi olabilir). Şehrin samimiyeti, sevimliligi tabiki sıcak olması ve yemekleri kendine çekiyor. Erkek arkadaşım için ise her zaman Kuzey İtalya, özellikle Floransa, Bologna, Rimini şehirleri en sevdiklerimizden, herkese öneriyoruz.

Hollanda'da İş Bulma Rehberi

Peki altın soru, ileride Türkiye’ye dönmeyi düşünüyor musun?

Şu an dönmek uzun zamanlı planlarımın arasında olmasa da kesinlikle kendimi hep burada yaşarken düşünemiyorum. Mutlaka bir gün Türkiye’ye ya da Türkiye ikliminde başka bir yere gideceğimi düşünüyorum.

Takipçilerimize söylemek istediğin ve bizim unuttuğumuz bir şey var mı?

Sanırım gerçekten yurtdışında çalışmak istiyorlarsa karamsar olmadan iş arama sürecine girsinler. Aldıkları red cevaplarına çok da aldırmadan, ne eksik onu bulup tamamlasınlar ve istedikleri işi bulana kadar çabalasınlar.

Bir güzel sohbetin daha sonuna geldik. Belki yeni yazılarda tekrar görüşürüz 🙂

Instagram’da varız ve bekleriz. Hatta Sema da Instagramda ?

https://www.instagram.com/semakaran/

https://www.instagram.com/yoldabiblog/

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close